savaş ve sairesi |
akdeniz - 03-16-2023, 03:25 PM - My Forum
-
|
|
tam hayat ve gailesiylen hasımken ailesi,
darda sahne kafilesiylen hazır celâli sesi.
bağıran has fedai nesil beş karışken hâllicesi;
arkadaş mezar biletiylen, yazık, ver haydi esi.
sayfalar beyaz dileğimden canım, deva bi' resim;
vartadan ferah ki yerin, her yanım "gel al" diyesim.
saymasam ben hâli rezil, tez barış şen hâlime sim,
kalmaz harbe kalbim esir, dermanım veda piyesim,
al, savaş ve sairesi.
|
|
|
kayıtlı şartlı |
akdeniz - 02-15-2023, 08:42 PM - My Forum
-
|
|
bu şarkının sözlerini yazarken bayılmıştım. sınıfta bi de. şimdi sözlere bakıyorum da resmen kendim kaşınmışım, dilemişim gerçek olmuş.
yine anlatmalara kaldım, söyle kaç kelâm yol aldı?
hangi ifadelerin üzeri bi'kaç kat daha kapandı?
kader tayin eden tanrı çuval dolusu daraltıyla
karanlıkta yatıp kalkan ağır lügatlar artık.
dirayetim var azcık, dilim de sağlam amansız
da kulak mundar oldu, böylelikle sonum darağacı.
duvar saati bozuk, çubuklar dönerdi zamansız
ve perdeler bana saklansa oynamazdım amaçsız.
alışmamıştım, içim böyle yanmamıştı bayağıdır.
aklım altmış altılarda kalmış aslım astarım,
bu zararmış! cepte simit kılığı düzgün adamdım,
şu an sokağımın ortasında elde biramı çay sayın.
gayriihtiyari gaibe nafile zarlar attım,
"altı altı, şanslı piç!" diye seslendi bir ahbabım.
artık --- sarardı ilaçlarımın ambalajları
sabahı rüyansız edeyim diye, kayıtlı şartlı.
---
yine anlatmalara kaldım, söyle kaç kelâm yol aldı?
hangi ifadelerin üzeri birkaç kat daha kapandı?
yalnız adımladığım her zemin fay hattı, güvendeydim
engerekli kollarınla sarılsaydın hayatım.
az önce hava kararmış, şu an ne varsa karanlık.
şaşırmadım tabii ki, sade ben de sade karardım.
sahne perde kapansın da kalbe yolcu kalmasın,
dilimi damağımı selamlasın kan tadı, kucaklasın!
madem öyle dalgalansın akdeniz de, durmasın;
kırk yıl sonraki kahvene çekirdekler toplasın.
yelkovan değirmen olsun, akrep eksik olmasın;
varsın saati boş kaldığı için güneşi doğmasın!
--- bayıldım ayıldım, hiç kimse sebep sormasın.
dilediğimden oldu, duydunuz da; peki ya sonrası?
saatlerimi bir daha kurup kahvealtı sofrasında
yırtıp attım hatrını; hiç öyle yüzün solmasın.
olayı anlattığım flood: https://mastodon.social/@akdeniz/109688090695764124
|
|
|
matrix protokolü |
akdeniz - 08-26-2022, 02:33 PM - My Forum
- (1)
|
|
bu dünya üzerindeki hiçbir gücün bana birincil mesajlaşma uygulaması olarak whatsapp kullandıramayacağını söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum. hatta son birkaç haftadır hiç kullanmıyorum. sildim gitti. gençleştim resmen, bu kadar mı fark eder?
tabii whatsapp'i mahremiyet ve dijital özgürlük konusundaki endişelerinizden ötürü bıraktıysanız tercih edeceğiniz whatsapp alternatifini iyi düşünmelisiniz.
özgür yazılım dünyasında da bu konuda her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. telegram, signal, matrix, xmpp, bip(:D?) ve daha niceleri... gerçi her kafadan ayrı bir sesin çıkması özgür yazılımın doğasında var. hepimizin kullandığı yazılımlar farklı ama iş mesajlaşmaya geldiğinde biraz olsun birbirimize uyum sağlamak zorunda kalıyoruz.
ve bu yazıda ideale en yakın mesajlaşma "yolunu" arayacağız. yolunu diyorum çünkü sadece programlarla sınırlı değiliz. matrix ve xmpp, bağlanmak için çok sayıda program seçeneğine sahip olduğumuz protokollerdir. aynı email ve irc gibi. bu durumun getirdiği avantajlar ve dezavantajlar var. bunları da konuşacağız.
şimdi sadede gelelim...
bazıları özgürlük ve mahremiyet açısından oldukça iyi olsa da istenen son kullanıcı deneyimini veremiyor. ben ve benim gibilerin son kullanıcı deneyimine pek ihtiyacı olmasa da, mesajlaşma uygulamalarını tek kişi kullanmadığımızdan, değerlendirme yaparken "bu uygulamanın misyonerliğini yapabilir miyiz?" sorusunu tekrar tekrar kendimize sormalıyız diye düşünüyorum.
bazıları ise son kullanıcı için iyi olup mahremiyet açısından sınıfta kalıyor. ya da direkt özgür olmuyorlar. hangi akla hizmetse bip diyenler vardı bi ara, hani milletçe şu whatsapp sözleşmesinin paranoyasını yaşadığımız dönem. gizlilik politikası whatsapp'tan farklı olmayan ve kapalı kaynaklı bir uygulamayı kullanmanın da ötesinde, hükümet tarafından desteklenen bir uygulamayı kullanmaktan bahsediyoruz. whatsapp denen gudubet yanında melek kalıyor. gerçi bip kullanalım diyenler de çoğunlukla devlet otoritesinin altında ezilmek için yanıp tutuşan akp'li tayfaydı. bi tık normal karşılıyorum.
telegram
whatsapp alternatifi dendiğinde en çok akla gelen uygulama. yiğidi öldür hakkını yeme, görüp görebileceğiniz en kullanışlı mesajlaşma yolu bu. bu konuda whatsapp'i ayrı, signal ve diğerlerini ayrı ayrı tokatlar. ama bizim aradığımız şey üst seviye kullanışlılık ve egzantrik özellikler değil. düzgün çalışsın, özgür olsun ve mahremiyeti korusun yeter.
telegram tamamen özgür değil, cihazınızda çalışan uygulaması(istemcisi) özgür. sunucu tarafı özgür değil. bu da demektir ki isterseniz telegram'ın kodlarını alıp değiştirerek farklı bir telegram istemcisi hazırlayabilirsiniz(bkz: forkgram, telegram foss) ama hazırladığınız bu istemci sadece telegram'ın sunucularına bağlanabilir. o sunucuya illa uğranacak. kaçarı yok.
belirli kesimlerce telegram'ın hakkı yeniyor diye düşünüyorum. "telegram'da uçtan uca şifreleme varsayılan değil, telegram kullanacağınıza whatsapp kullanın daha iyi" demenin saçma olduğu kanaatindeyim. telegram'da uçtan uca şifrelemenin varsayılan olarak gelmemesi bir eksi olsa da 'cambridge analytica' başta olmak üzere sayısız mahremiyet skandalının faili konumundaki facebook tarafından yürütülen bir uygulamadan bahsediyoruz. açıkçası facebook'un yaptığı şifrelemeye de güvenmiyorum. ayrıca whatsapp, sunucusundan istemcisine kadar kapalı kaynaklı. telegram en azından uygulamayı kapattığınızda arkada aleyhinizde çalışmıyor, telegram kullanımınız haricinde metaveri toplamıyor.
telegram'ı mesajlaşma fasilitesi de olan bir sosyal ağ olarak düşünebiliriz. neticede internette neredeyse hiçbir mesaj şifrelenmez, şu an yazıyor olduğum bu yazı gibi. bu yüzden ne yaptığınızın bilincindeyseniz whatsapp'ı silip telegram kullanmakta bir beis görmüyorum.
telegram >>> whatsapp
signal
kullanışlılık açısından whatsapp ile eşit. hatta birebir aynı. whatsapp'ın verdiği her şeyi veriyor, vermediği şeyleri vermiyor. mesela android/ios cihazınızda whatsapp yüklü değilse başka platformlardan giriş yapamıyorsunuz, bu whatsapp kullandığım dönemlerde sinirimi çok bozardı. aynı şey signal'da da var.
gizlilik konusunda ise iki şey hariç kusursuz bir uygulama: - kayıt için telefon numarası istiyor
- federe(dağıtık) değil, merkeziyetçi
şimdi bu saydığım iki özellik de önceki uygulamalarda da olduğundan peşinen şunu diyelim de kafalar karışmasın.
signal >>> telegram >>> whatsapp
telegram'dan bile daha az metaveri toplayan signal'ın baştan aşağı her bileşeni özgür yazılım. sunucudan istemciye kadar. bu da demektir ki dilerseniz signal'ın bütün kodlarını alıp kendi mesajlaşma uygulamanızı oluşturabilirsiniz, signal sunucusuna da bağlanmak zorunda değilsiniz ancak kendi sunucunuzu açarsanız sadece kendi sunucunuzdaki kişilerle mesajlaşabilirsiniz. yani sunucular arası iletişim yok. işte federasyon budur, sunucular arası iletişim.
teknoloji güzel şey, baksanıza am bulduk kıllısını arıyoruz. : D ama böyle bir lüksümüz var. yaşasın özgür yazılım.
şaka bi yana, federasyon kavramının öneminden kısaca bahsedeyim.
e-posta 80'lerin başında kurulduğunda compuserve, at&t ve sprint gibi şirketler yalnızca aynı sistemdeki kullanıcılarla e-posta gönderimi yapmanıza izin veren izole edilmiş e-posta toplulukları kurdular. e-postanızı bir servisten aldıysanız ve arkadaşınız başka bir servisten aldıysa birbirinize mesaj gönderemezdiniz. bu, temel olarak bugün anlık mesajlaşmada bulunduğumuz durumdur.
yok yok, uzun uzun anlatıcam. yoksa rahat edemem.
nasıl özgür olunur?
bir piyasada tekel ya da oligopol varsa kullanıcıya geçmiş olsun. çünkü o piyasada istediği şekilde at koşturabilir, kullanıcıya eziyet edebilir. çoğumuzun her duyduğunda küfürlerle andığı turkcell, türk telekom, vodafone üçlüsünü düşünün. her ne kadar sevmesek de tıpış tıpış gidip onlardan hizmet almak zorundayız.
yazılım alanında da tekelciliği iliklerimize kadar hissediyoruz. bir ara windows işletim sisteminde internet explorer hariç web tarayıcısı kullanılamıyordu, mahkeme kararıyla döndüler bu hareketten. ya da whatsapp'in gizlilik sözleşmesi çoğu insanı korkuttu ama yine de bir olup bir anda uygulama değiştiremediklerinden sonunda sözleşmeyi kabul ettiler.
özgür yazılım, tekelcilerin ve oligopollerin en korkunç rüyasıdır. çünkü özgür bir yazılım, kullanıcısının istemediği bir hareket yaptığı an anında çatallanır ve bu yeni çatal ile kullanıcı istekleri doğrultusunda hayatına devam eder. ürün, kullanıcıya hiçbir şeyi dayatamaz.
ama interaktif bir yazılım kullanıyorsak(sosyal medya ve mesajlaşma uygulaması gibi), yazılımın özgür olması tek başına yeterli değildir. özgür olmakla birlikte federe de olmalıdır.
signal'ın merkeziyetçi yapısı, uygulamayı çatallama imkanınız olsa da sizi bunu yapmaktan alıkoyar. çünkü iyi niyetle veya kötü niyetle, kullanıcıların tümünü tek bir sunucuya mahkum eder. neden? birbirleriyle konuşmak zorundalar da ondan.
eğer federasyon yoksa, tek bir merkeze güvenmek zorunda kalırız. telegram'da pavel durov'un, signal'da ise signal vakfı'nın mahremiyetimizi koruyacağına güvenmek zorundayız. aslında güvenmekte mesele yok. insanlar güvenmeden yaşayamaz. ama kimseye güvenmek zorunda değilken bok mu var da güveniyoruz?
ayrıca kişi ve kurumların güvenilirliğinden bağımsız olarak, devletlerle muhatap olan hiçbir kişi ve kuruma tam olarak güvenmemeliyiz. belki sizin verilerinizi para ile satmazlar ama devlet o verileri istediğinde "eğer elinde varsa" a'dan z'ye bu bilgileri vermek zorundadır.
merkeziyetçi bir platformda metaveri ne kadar az toplanırsa toplansın, tek bir sunucuda yığılmaya neden olacağından yine değer kazanacaktır. metaveri, yalnızca büyük kitleler ölçeğinde değerlidir.
federe bir platformda ise tüm metaveriler farklı sunucularda depolandığından sunucuların elindeki tek tük metaveri değersizdir. ayrıca kayıt esnasında telefon numarası istemediklerinden sizi gerçek kimliğinizle eşleştirmeleri pek mümkün olmayacaktır. bazı sunucular mail bile istemiyor. yani güvenmeye ihtiyacınız yok. çok pimpirikliyseniz çoğu sunucu güvenceye de sahip. çok ama çok pimpirikliyseniz de kendi sunucunuzu açarak kendinizi tamamen güvene alabilirsiniz. mümkün böyle şeyler. şahane di mi?
gelin beraber bu mükemmel dünyaya adımımızı atalım. ^_^///
xmpp
federe ailenin ilk üyesi. istemcileri düzgün çalışmıyor, kullanıcı dostu da değil. uçtan uca şifreleme varsayılan olarak gelmiyor, üstüne üstlük şifrelemeyi konfigüre etmek gerekiyor. ben insanları buna maruz bırakamam. bir tek android istemcisi olan conversations bu konuda sıkıntı çıkarmıyordu diye hatırlıyorum ama masaüstünde doğru düzgün çalışan bir istemci bulamadım. birbirleriyle alakaları yok sanki. zaten cross-platform denen bir şey hiç yok.
aslında sağlam bir protokol. whatsapp, zoom ve şu an emin olamadığım bayaa bi mainstream mesajlaşma uygulaması xmpp'yi taban almış ama federasyonu kapalı tutuyorlar tabii ki. bu sağlamlığına rağmen istemcilerinin nasıl bu kadar berbat durumda olduğunu da anlamış değilim. günün birinde düzgün ve kolay bir istemci üretilirse bir şansı kesinlikle hak ediyor. çünkü özgürlük açısından açık ara en iyi seçenek.
ama ben birincilik ödülünü matrix protokolüne vermek istiyorum.
matrix
kolay, dağıtık, özgür, sağlam. zaten gözlemlerime göre özgür yazılımcılar tarafından da en çok tercih edilen seçenek bu.
özgürlük açısından sadece xmpp'ye kıyasla eksileri var. merkeziyetçi uygulamalardan çok daha iyi. kullanışlılık açısından ise telegram'dan sonra ikincilik madalyasını alıyor gözümde. totalde birincidir.
birincilik ödülünü verdik diye şımarmasın, söyleyeceklerim var.
- neden insanların çoğu homeserver olarak matrix.org kullanıyor? ve neden element istemcisinin kayıt kısmında farklı sunucu alternatiflerini göstermeyip insanları kendi sunucunuza yönlendiriyorsunuz?
- resmi istemciniz olan element neden bu kadar kaynak tüketiyor?
- yine resmi matrix sunucu yazılımı synapse neden bu kadar kaynak tüketiyor? xmpp için herkes sunucu kurabilirken matrix için neden çok daha güçlü bir sistem gerekiyor?
- her şeyi geçtim, neden element matrix services adı altında matrix sunucusu açmak isteyenlere hosting hizmeti veriyorsunuz? gerçi bu protokolün yayılması açısından faydalı bir hareket olabilir. ama güvenimi zedeler. özellikle de matrix sunucusu açmak bu kadar maliyetliyken.
hani federasyon varsa bir merkeze güvenmek zorunda değiliz demiştim ya, matrix vakfı'na da güvenmiyorum. ama bu, matrix protokolünü kullanmamı engellemez çünkü hem sunucu hem de istemci tarafında farklı seçeneklerim var. şahsen resmi matrix ürünlerinden uzak duruyorum. sizden de bunu rica ederim.
- istemci olarak fluffychat şu anda en iyi seçenek gibi gözüküyor.
- sunucu olarak element matrix services kullanmayan bağımsız bir sunucu tercih ediyorum. (bkz. envs.net, tchncs.de, halogen.city)
- günün birinde kendi sunucumu açarsam(açmayı düşünüyorum) synapse değil conduit gibi hafif ve bağımsız bir sistem kullanacağım.
bunun misyonerliğini yapmak bir tık zor olabilir. "fluffychat yükle ama matrix.org'dan değil şuradan bağlan" demek yani. ama olsun, özgürlük hiçbir zaman kolay olmadı.
ama sadece bunu anlatması zor, yapması çok kolay. bakın, ben değil fluffychat'in kendisi söylüyor.
Quote:@akdeniz:tchncs.de sizi FluffyChat'e davet etti.
1. FluffyChat kurun: https://fluffychat.im
2. Kaydolun veya giriş yapın (burada ben bir ekleme yapayım, matrix.org değil envs.net ya da tchncs.de)
3. Davet bağlantısını açın: https://matrix.to/#/@akdeniz:tchncs.de?c...fluffychat
son olarak, unutmadan:
matrix >>> signal >>> telegram >>> whatsapp
iyi günler.
|
|
|
grafik arayüzü olmadan bilgisayar kullanmak |
akdeniz - 08-24-2022, 09:25 PM - My Forum
-
|
|
bazenleri öyle bir setup yapıyorum ki ne xorg ne wayland yüklü. grafik driverları zaten yok. hele desktop, window manager falan hak getire.
tatlı bir challenge bence. nostaljik bi havası var, sanki ms-dos devrindeymişiz gibi.
terminal olarak tmux kullanıyorum. aslında masaüstü ortamım tmux diyebiliriz. ekranı bölebiliyor veya farklı çalışma alanlarına geçebiliyor.(alternatif olarak gnu screen var).
internet tarayıcım elinks (alternatifleri lynx, links, w3m)
müzik oynatıcım cmus (mocp, musikcube)
dosya görüntüleyici olarak nnn kullanıyorum ama direkt shell'den ls ve cd gibi komutları kullanmak daha rahatıma geliyo
email = mutt
irc = weechat
matrix = weechat-matrix
xmpp = profanity
torrent = rtorrent
task manager = htop
fetcher = neofetch, pfetch
mis gibi : )
sxiv ya da ytfzf gibi yazılımları da indirerek fotoğraf görüntülemek ve youtube videolarını izlemek gibi görüntü temelli işlerinizi de halledebilirsiniz ama ben bunu pek tercih etmiyorum. böylelikle xorg yüklemiş oluyoruz çünkü.
mutlu delilikler arkadaşlar.
|
|
|
bandista |
akdeniz - 08-24-2022, 08:57 PM - My Forum
-
|
|
https://bandista.org/
şarkılarını gnu general public license ile lisanslıyorlar ve altlarına "armağandır. çoğaltınız, dağıtınız!" notu iliştiriyorlar. şahane bi grup. başlangıç olarak "rasta semahı"nı öneririm.
genelde solcu marşlarının coverlarını yapıyorlar ama kendi şarkıları da çokmuş.
website adreslerinden şarkıları tek tıkla indirebiliyorsunuz. ulaşılabilirlik güzel şey valla.
|
|
|
bu forum neden böyle amk |
akdeniz - 08-24-2022, 08:54 PM - My Forum
- (1)
|
|
evet efenim bu forum neden böyle? niye hiçbir şey yok? niye aşırı sade?
öncelikle lafa forum teması geliştiricilerinin bu işe soyunmadan önce pavyon tasarımı işinde çalıştıkları şeklinde naçizane tahminimi sunarak başlamak istiyorum. 7 yıldır mybb kullanıyorum ve hoşuma giden, adam gibi sade dizayn edilmiş tek tema default tema. sıçam böyle kadere hakkaten. zamanında "bisiklet yakalıların eşeğin amına su kaçırması" olarak tanımladığımız skeuomorphism'in 2015'ten beri esamesi okunmuyo, üzerinden koskoca flat design trendi geçti, onun bile modası geçiyo artık ama forumcular hala pavyonculuk derdinde. en sevdiğim tema dediğim, bağrıma bastığım default temamın da 2014'te çıkmış olması hasebiyle skeuomorphic olması üzücü ama en azından projelerini lgpl v3 ile lisanslayacak kadar aklıselim insanların elinden çıktığı için pavyondan çok bir forum sitesine benziyor. <3
motherfuckingwebsite.com namusumuzdur, davasını ölünceye kadar sürdüreceğiz.
"iyi tasarım, olabildiği kadar az tasarımdır."
-alman piçin biri
"arsız ölmüş siki dik kalmış."
-babaannem
---
ayrıca forumların sıçtığı tek konu tasarım da değil. forumlar hepten sıçtı, bunu hepimiz biliyoruz. ve bütün bu boku tek başıma temizleyecek kadar iddialı olmasam da en azından tuvalet eğitimlerine az biraz yardımcı olabilirim.
forumların ana noktası tartışmadır ve insanlar tartışmayı sevmiyor biliyorsunuz. sakın bana twitter demeyin, tartışma ve kavga farklı şeylerdir. twitter, sadece 280(eskiden 140) karaktere izin veren yapısıyla çok daha hızlı ve sığ bir iletişim metoduna sahip olan ve asıl amacı anlamak ve anlaşılmaktan ziyade karşıdaki kişiyi konuşturmamak olan kavgalara çok güzel bir ortam hazırlıyor. helal olsun valla.
forumlardaki tartışma da fikir alışverişi temellidir. elinizi vicdanınıza koyun ve şu ana kadar "yalnızca fikir alışverişinden hoşlandığı için" tartışan kaç kişi gördüğünüzü düşünün. kaç milyon tane avel götünü yırtıyor, sadece "benim de bir fikrim var" diyebilmek için amk.
forumların popüler olduğu zamanlarda da insanlar öyle çok parlak değillerdi, aynılardı. belki gayriihtiyari açılıp gayriihtiyari kaydırılmak suretiyle iq düşüren instagram keşfet'i çıkmadan önce birazcık daha iyiydi, bilemiyorum. ama sözden, yazıdan, fikirlerden bu kadar yoksun olmasına rağmen sosyal medyanın forumları bu şekilde darmadağın etmesi kimsenin forumlara beynin aktif olarak çalıştırılmasını gerektiren bir gayeyle girmediğini kanıtlar nitelikte.
şimdi buraya gidip de zeka seviyesini düşüren bir keşfet sayfası koyacak kadar samimiyetsiz olduğumu düşünmüyorsunuz herhalde. amacım popülarite olsaydı anonim sexting uygulaması hazırlardım. your nudes are safe with me.
burayı açmamın tek sebebi söylemek istediğim şeylerin olması. yoksa bu masum ve sıkıcı siteyi beğenen fazla kişi çıkmayacaktır. ama yine de yapılabilecek şeyler yok değil, kesinlikle var.
öncelikle bu sitenin tek olayı yazdığım paragraflarca yazılarsa, kullanıcının dikkatini içeriğe odaklamak için içerik dışındaki bileşenleri mümkün olduğunca kaldırıyoruz. yok efendim forum takvimiymiş, portal sayfasıymış, rep sistemiymiş, kullanıcı imzasıymış... bunlar uzaydan bile daha boş şeyler gerçekten. önemli olan tek şey nickler, avatarlar ve konular. 10 insandan 9'u bizi sevmezken bari kalan bir kişi de dikkati dağıldığı için uzaklaşmasın.
bu konuda da instagram adındaki namussuz uygulamayı örnek aldığımı söylemek zorundayım. dikkat ettiyseniz instagram'ın tasarımı 'monokromatik'tir yani siyahtan ve beyazdan oluşur. siyah beyaz bile değil, sadece maksimum kontrastta iki renk. ilk bakışta ne alaka amk desek de bunu anlamak için fotoğraf ve videoları, yani site içeriğini kaldırmak yeterlidir.
bir de hikayeleri izlendi olarak işaretledik mi tamamdır. çünkü hikayeleri açmanın tek yolu üzerine basmak olduğundan instagram size bunu yaptırmak için son derece etkili bir yöntem izlemektedir: renksiz bir evrende capcanlı üç rengi kullanıcının gözüne sokmak.
en sonunda bu parlak ve cırtlak renk aklımıza öyle bir kazınır ki başka bir zaman yine aynı üç renkten oluşan instagram logosuna dokunmak için düşünmeyiz bile.
demek ki neymiş? yatağımızın yatılır, çalışma masamızın çalışılır olması için önce odamızı toplamalıymışız.
"odanı topla."
-jordan peterson
"less is more."
-yine alman piçin biri
"bu evin hali ne amk her yer her yerde"
-annem
|
|
|
|
|