Gün geçmiyor ki bir uçtan diğer uca tekrar tekrar savrulmayalım.
Şahsen ben bu eril enerji denen şey nedir bilmiyorum. Öğrenmem de çok mümkün gözükmüyor. Çünkü üzerinde herkesçe uzlaşılmış bir tanımı yok. Düşünüp taşınıyorum ama bir sonuca varamıyorum. Eril enerji dediğimiz şey sevgilinin yanında ağlamamak mı, net ve çözüm odaklı olmak mı, partnerinin mutluluğu ve kendi mutluluğu için çabalamak mı? Keşke öyle olsa.
Eril enerjinin birimi daha çok şuna benziyor, günaydın mesajını birden fazla n ile göndermek yerine “Günaydın yavrum” yazmak. Komple poz.
Toplumların travma tepkilerine garezim var genel olarak. Biliyorum, bu eril enerji arayışı kadınlarda bir tür bıkkınlığın ürünü. Mevzu hakkında hiçbir şey bilmeyen adam bile saniye başı tekrarlanan “bu erkekler de iyice prenses oldu” goygoyundan bir şeyler çakozlar günümüzde zaten. Benim sorun ettiğim mevzu, bu tepkinin yanlış yöne gitmesi.
Trip atan, küsen ve gönlünün alınmasını bekleyen(hatta naz yapan) bir erkek gördüğünüzde mideniz bulanıyor kızlar, biliyorum. Peki bu durumun önüne nasıl geçerdiniz?
“Story atmak” fiilini kadınsı addedip bunu yapan erkekleri baştan eleyerek mi? Erkekliğimizi lütfetmek için başka neleri esirgeyeceksiniz bizden? Meyveli soda? Sütlü kahve? Soğuk çay?
Baştan kabul edelim, ayarımız yok. Ha öncesinde söylemem gereken bir şey daha varsa o da kahvede sade filtre, sodada sade beypazarı ve çayda da şekersiz demli tercihimdir. Mevzu o değil ama bazı konularda karşı taraftan gelecek gereksiz zırlamaları önlemek için ince eleyip sık dokumak gerekir. Bu da böyle bir durum işte. Karamel latte içen bir erkeğin sizi koruyup kollayamaması, güvende hissettirememesi için hiçbir sebep yoktur.
Ayarımızın olmadığını kabul ettiysek şimdi ben sizleri bu tahterevallinin diğer ucunun ağır bastığı zamanlara bir yolculuğa çıkarmak isterim.
O zamanlar biz erkeklerden istenen şeyler taban tabana zıttı. Bizden duyarlılık bekleniyordu. Duygularımızı açabilirdik, toplumsal cinsiyet rollerinin bize dayattığı güçlü durma zorunluluğunu yıkmalıydık! Yıkmalıydık di mi? Bahahahahaha.
O dönem anlamadığınız şey şuydu ki erkeklerin çoğu ne yapıyorsa toplumsal cinsiyet rollerinden ötürü yapmıyordu. Güçlü olmayı ve güçlü durmayı biz erkekler kendimiz istedik. Çoğumuz için durum bu. Ve dertlerimizi de size açmadık çünkü bir kadın, erkekte varlığıyla dindiremediği bir sancıyı elleriyle iyileştiremez. Bugün kollarımda uyuyakalmış olman bana iyi geldiyse, bundan gayrı bir şey yapmana gerek yok. Üzerini ben örterim.
Zaman geçti ve ne kadar berbat bir şey istediğinizi anladınız. Uzun süreli ilişkilerde salt duygulara göre davranmak kişiyi oldukça nahoş bazı kısır döngülere sokar. Bu kadınlar için de geçerli.
Ne kadar berbat bir şey istediğinizi anladınız, bu çok güzel ama neyi istemediğinizi unutmuş olmanız çok acı.
Ayrıca istediğiniz şeyi bilseydiniz de nasıl alacağınız konusunda sıkıntı yaşardınız. Gelecekte kendi hayat gailesinden ötürü gözünüzün içine baka baka ağlayacak ve bundan gocunmayacak bir erkek bile size sabahları “Günaydın yavrum” yazabilir, şu anki reflekslerinizle sizleri kandırmak çok kolay. Ben hayatımın hiçbir döneminde görmedim kadınların partner seçimi etabında bu kadar savunmasız olduğunu. Futbolla bir toz zerreciği kadar bile ilgilenmeyen bir erkek sırf şu ana kadar olan maruziyetiyle futbol bilirkişisi rolü kesebilir. En azından eskiden amacı seks değilmiş gibi davranmanın bir zorluğu vardı. Şimdi ise çok kolay bir challenge ile karşı karşıyayız. Tipik avam erkek gibi davranmak. Yani bir erkek için dünyanın en basit şeyi.
Ayrıca rol yapmayı hepten kesebilirsek çok makbule geçer. Her şeyin aslında daha basit olması gerekirdi. Çünkü ikili ilişkiler basit, huzurlu, yenileyici ve eğlencelidir. İkili ilişkiyi bol bulan kimse götüne sürmesin rica ediyorum. Esaslı bir adamı, esaslı bir kadını her yerde bulabilirsiniz. İnsanların girdiği rollenmeleri ciddiye almayacak kadar farkındalık sahibi olun yeter. Gerisi geliyor.
İyi geceleeeeerrrrrr 💕💕💗💗💕💞💞💖💓💘💗💝💓💘💞
Bir yanıt yazın