Ah, kötüler bekler ellerinde hırslarıyla

Bu şarkıya hayranım.

Sütten yeni çıkmış ak bir kaşığın saf kötülüğe evrilişini çok estetik bir şekilde işlemişler kanımca.

İlkin Da Poet’in bölümüyle geleneksel iyiliği öğreniyoruz. Çocukken dinlenen masallardaki gibi dünya iyiler ve kötüler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Açık ve net bir dille misyonerlik yapılıyor.

Sen! İyi kal ne olursan ol ama iyi kal
Açıp kalbini dinle ve mesajı al
Kötüler yaralar yaratır ve de onları kanatırlar
İyiler hakikati sonsuza dek yaşatırlar

Tam zihinleri toz pembe bulutlar kaplayacakken Da Poet son dizelerde arkasını dönüp topu nakarata paslıyor.

Kuma gömelim kafayı
Dur! İstikbal kimin?
Düşmanlık ve savaş bi sorun kimin eseri?
Bırakın yaşayalım okyanus ormanlar gibi
Fakat terazin yalancı ve oyun adil değil çünkü(kötüler kazanır hep…)

Nakarattaki soğuk duş etkisi zihnimizi açıyor ve Sorgu’nun sorgusuna hazır kıvama geliyoruz.

Sanmıyorum kendimizdik, tertemizdik
Aslında bütün derdimiz kendimizlik
Günümüzde atomlar bile edildi parça pinçik
Artık uçamaz güvercin, bağlanamaz zincir

İyilik-kötülük, kazanma-kaybetme gibi tezatların anlamının sorgulandığı bu bölümde hem işbu kavramların hem de kimlik numaramızla teyit edilen varlığımızın anlamsızlığı keşfediliyor. Kötülüğe meyilin doğallığının kabulüyle siyahla beyaz karışıyor, gri ortaya çıkıyor.

On bir rakamlı numarayla varlığımız teyit
Edildikçe olacak hep kötülüğe meyil

Sondaysa iyiliği ve kazancı tanımadığına karar verip bizi bağışıklık kazandığımız bir sahneyle tekrar başbaşa bırakıyor.

Yani yerindeyse deyim, kalk vakitsiz ötüp
Kahvaltıdan kalan masumiyeti son yemeğe götür
Herkesten öğrenecek çok şeyimiz var
Kazanan belki kaybedendi, iyiler de kötü

Kötüler kazanır hep… Di mi?

Bu neyin galibiyeti? geçirdim boyna ilmeği
Yok ehemmiyeti feleğin, neyine geleyim?
Keşmekeşin değil belli menşei babe
Eşeleyin peşini keşi bulan edin beş adam rehin ye

Bu sefer daha “Nere baksam onlar, nere gitsem onlar” diyemeden kötü biri gözümüzün önünde beliriyor: Savai. Kafiye ve ritim olarak Savai kendini bile aşmış bu bölümde, sırf bu yüzden bile kötülüğünü affedebilirim. 🙂

Kötüler kazanır hep, di mi? “Bu neyin galibiyeti?” diye çıkışıyor Savai. Acısıyla tatlısıyla, havuzuyla mapusuyla kötülük anlatılıyor, Daha doğrusu “protez kötülük”. Savai kötülüğünü bu şekilde tanımlayarak petrolden çıkmış kara kaşık olarak doğmadığını söylüyor.

Lalettayin ayin öfke dışa vurur peyk
Alelade ruhumun gölgesi dışa doğru eğik
Söylediklerimin tercümesi ipe sapa denk
Benim kötülüğüm protez moruk, yani fake!

Tekniğini en çok beğendiğim verse Savai’ninki olsa da en beğendiğim sözler Sorgu’ya ait. Poet’e bu üç rolün en sıkıcı olanı geldiğinden onun sözlerini yargılamıyorum, zaten kendisi beat ve nakaratta şarkıyı uçurmuş. Hele ilk nakarattan sonraki trompet solosuna bayılıyorum, bu ara canım sıkıldıkça gitarla çalıyorum.

Bugün de kalbim dakikada doksan atıyor.

Geçmişte konaklayan kalplerin gazetesi Sözde Zamanlar’da birlikteliğimiz şarkı arasının ardından tüm hızıyla devam edecek! Bizden ayrılmayın…

In

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir